Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor

Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor İSTANBUL-BHA Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Bugün pek çok medya içeriğinde şiddetin sıradanlaştırıldığını görüyoruz. Kadına yönelik şiddette failin eylemini meşrulaştıran bir dil kullanıldığına şahitlik ediyoruz. Özellikle şiddet, sadece kadınları ilgilendiren bir sorun değildir. Şiddet, toplumun temellerini sarsan ciddi bir sorundur.” dedi Bakan Göktaş, Aile ve...

Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor

İSTANBUL-BHA

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Bugün pek çok medya içeriğinde şiddetin sıradanlaştırıldığını görüyoruz. Kadına yönelik şiddette failin eylemini meşrulaştıran bir dil kullanıldığına şahitlik ediyoruz. Özellikle şiddet, sadece kadınları ilgilendiren bir sorun değildir. Şiddet, toplumun temellerini sarsan ciddi bir sorundur.” dedi

Bakan Göktaş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) işbirliğinde Şişli’de bir otelde gerçekleştirilen 4. Medya Buluşması İstişare Toplantısı’na katıldı.

Burada konuşan Göktaş, dizi ve filmlerin hayatın bir parçası olduğunu, bu anlamda çocuk, kadın ve aile konularında karşılıklı istişarelerde bulunmanın çok kıymetli ve değerli olduğunu söyledi.

Türkiye’nin dizi ve sinema sektöründe çok önemli bir yere geldiğini belirten Göktaş, bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, sektörün sorunlarının çözümüne dair önemli atılımların gerçekleştirildiğini dile getirdi.

Göktaş, yapılan düzenlemelerle Türk sinema ve dizi sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünü her geçen gün daha da artırdığını kaydederek, “Bu atılımlarla Türkiye, Amerika’dan sonra dünyanın en çok dizi ihraç eden üçüncü ülkesi konumundadır. Fransa’dan Asya ve Orta Doğu’ya, Japonya’dan Latin Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında Türk yapımı dizilere olan ilginin yoğunluğu bizler için bir gurur vesilesidir.” diye konuştu.

Bu konuda yapımcılar başta olmak üzere, yönetmenlerden senaristlere, oyunculardan kameramanlara kadar sektöre emek ve gönül veren çalışanların katkısının çok büyük olduğunu ifade eden Göktaş, perdeden dijitale doğru bir geçişin yaşandığı bu dönemde, Türk dizi ve sinemasının uluslararası alanda çok daha güçlü bir yere gelmesinin en büyük temennisi olduğunu ifade etti.

“Aile değerlerimizin korunması, üzerinde hassasiyetle durduğumuz konuların başında geliyor”

Bakan Göktaş, Türklerin kökleri asırlar ötesine giden bir medeniyetin mensupları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Türkiye, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, Doğu’nun ve Batı’nın kesiştiği emsalsiz bir ülkedir. Sadece kültürel anlamda değil, coğrafi olarak da büyük bir zenginliğe sahibiz. Anadolu birbirinden kıymetli hikayelerle dolu. Bu anlamda sahip olduğumuz bu değerlerin, zenginliklerin, geleneklerin korunması ve aktarılmasında hepimizin üzerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki dizi ve sinema, insanları etkileyen, farklı farklı yaşam tarzları sunan, hatta toplumları birleştiren ve kültürel zenginliği arttıran önemli bir mecradır.”

Dizi ve sinemanın bir sanat formu olmanın ötesinde kültürel, politik ve toplumsal etkileri olan önemli bir iletişim aracı olduğunu vurgulayan Göktaş, “7’den 77’ye hepimiz vaktimizin önemli bir kısmını ekran karşısında geçiriyoruz. Özellikle olumsuz etkilenme faktörünü göz önünde bulunduracak olursak, sizlerin ürettiği içerikler bizim için daha da büyük bir önem arz ediyor. Bu anlamda kadın ve çocukların her alanda temsili, aile değerlerimizin korunması, üzerinde hassasiyetle durduğumuz konuların başında geliyor.” ifadesini kullandı.

Göktaş, Türk kadınının medyadaki temsilinin halen iyi bir noktaya gelmediğini kaydederek, “Bugün pek çok medya içeriğinde şiddetin sıradanlaştırıldığını görüyoruz. Kadına yönelik şiddette failin eylemini meşrulaştıran bir dil kullanıldığına şahitlik ediyoruz. Özellikle şiddet, sadece kadınları ilgilendiren bir sorun değildir. Şiddet, toplumun temellerini sarsan ciddi bir sorundur.” değerlendirmesinde bulundu.

“Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor”

Gazetecilerin yaptığı haberlere değinen Göktaş, şiddete uğrayan ve hatta şiddet nedeniyle hayatını kaybeden kadınlara dair yapılan haberlerde kullanılan magazin dilinin terk edilmesi gerektiğini söyledi.

Göktaş, haberlerin kişilik haklarına saygı ve özen gösterilerek yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Cinsel suçlar haberleştirilirken duyarlı olunmalıdır. Suçlayıcı, yargılayıcı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü ifadelerden özellikle kaçınılması gerekmektedir. Mahremiyeti alenileştiren, şiddeti duyarsızlaştıran, olumsuz davranışları özendiren içerikler bireye ve topluma faydadan ziyade yalnızca zarar üretir. Bu hususlara dikkat edilmesi, medyada çalışan tüm arkadaşlarımızdan en büyük beklentimizdir.” görüşünü paylaştı.

Aile değerlerini gözü gibi korumuş, kadını her daim baş tacı etmiş, çocukları medeniyetin temsilcileri olarak görmüş bir milletin ferdi olduğunu belirten Göktaş, şöyle devam etti:

“Biz, kadınlarıyla var olmuş güçlü bir devletiz. Gençleriyle büyüyen bir ülkeyiz. Fakat ne yazık ki medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor. Öyle olmadığı halde, kadınlar daha çok bakıma muhtaç, mağdur, çaresiz bireyler olarak sunuluyor. Aile içi ilişkilerden çocuk yetiştirme tarzlarına kadar pek çok konuda önemli değişikliklere sebep olan yapımlar, aile değerlerimizi doğrudan etkiliyor. Özellikle çocukların ve gençlerin izledikleri içeriklerin, aile değerleri ile uyumlu olup olmadığı konusu her geçen gün büyük önem kazanıyor.”

Göktaş, iyi seçilmiş yayınların çocukların öğrenme süreçlerine katkısı olurken, şiddet içerikli yayınların çocukları olumsuz şekilde etkilediğini herkesin gördüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:

“Bu anlamda, tüm çocukların, ihmal, istismar ve şiddet başta olmak üzere her türlü riskten korunmaları, çocukların üstün yararı ilkesi gözetilerek yayınların yapılması büyük önem arz ediyor. Bunun yanı sıra yapacağınız her bir yayınla engelli ve yaşlıların sesini duyururken, toplumda farkındalığın artmasına, davranış kalıplarının dönüşmesine destek olacak sosyal mesajlara yer verilmelidir. Saydığım tüm bu hususlarda yapımcılarımızın üstleneceği sorumluluğun toplumda çok kıymetli yansımaları olacaktır. Bu anlamda her bir yapımcımızın, toplumun farklı dinamiklerini de göz önünde bulundurarak içerik üretmeleri en büyük beklentimizdir.”

“Toplumu bir ve bütün kılan yapımların ekranlarda daha çok yer almasını istiyoruz”

Mahinur Özdemir Göktaş, medya ve toplum ilişkisinin karmaşık ve etkileşimli bir yapıya sahip olduğunu, her geçen gün medyanın toplumu değiştirme ve dönüştürme gücünün daha da arttığını anlattı.

Bu karmaşık yapının ve etkileme gücünün üstesinden gelmenin, sorunlara çözüm üretmenin, etkili bir işbirliğiyle gerçekleştirilebileceğini aktaran Göktaş, “Biz artık kadın ile ayrımcılık kelimesini yan yana kullanmak istemiyoruz. Kadın bedeninin metalaştırıldığı yapımları ve programları izlemek istemiyoruz. Kadınları daha çok başarı hikayeleriyle görmek istiyoruz. Biz her zaman ‘güçlü birey, güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ diyoruz.” dedi.

Ekranlarda rol model olacak güçlü ve başarılı kadınlar görmek istediklerini kaydeden Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aile, bizim en hassas olduğumuz konu. Toplumun sağlam bir temel üzerinde inşası aile kurumunun istikrarına bağlıdır. Bu anlamda aile bütünlüğüne öncelik veren, toplumu bir ve bütün kılan yapımların ekranlarda daha çok yer almasını istiyoruz. Ailelerimizle birlikte gönül rahatlığıyla izleyebileceğimiz yapımların artmasını arzu ediyoruz. Entrika, şiddet ve manipülasyon üzerine kurulmuş aile içi ilişkileri değil, eşler arası sadakatin ve olumlu ebeveyn rol modellerinin yer aldığı içerikler izlemek istiyoruz. Aile içi iletişim, eşler arası ilişki, ebeveyn tutumları, okul, aile ve bağımlılık gibi konularda rehberlik edici program ve yapımları daha çok görmek istiyoruz. Medeniyetimizi yansıtan, aile kültürümüzü aktaran yapımlara öncelik vermenizi diliyoruz.”

RTÜK ve medya kuruluşlarının bu zamana kadar yaptığı çalışmaların çok değerli ve kıymetli olduğunu belirten Göktaş, yıllardır süregelen bu olumsuz tablonun değişmesinin güçlü bir işbirliğiyle mümkün olduğunu kaydetti.

Göktaş, burada bulunan bütün yapımcılara da açık bir işbirliği teklifinde bulunduğunu vurgulayarak, “Gelin hep birlikte medyada kullanılan olumsuz dili ve görüntüyü el birliğiyle ortadan kaldıralım. Bu konuda hepimizin ortak bir sorumluluğu var. Reyting, çok tıklanma gibi önceliklerden ziyade önceliğimizin kadınlar, çocuklar, gençler, velhasıl toplumumuzun her bir ferdi olması gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Bakan Göktaş, konuşmaların ardından toplantının basına kapalı gerçekleştirilen bölümünde, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile birlikte katılımcılarla fikir alışverişinde bulundu.

Medya, özellikle kadın temsilinde ciddi sorunlar barındırıyor

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.